4 Temmuz 2008 Cuma

NEREDESİN

NEREDESİN

Yalınızım gurbet elde,
Neredesin gül yüzlü dost.
Gelir diye gözüm yolda,
Neredesin gül yüzlü dost..

Nöbet tutarım yolunda,
Kaldım ellerin elinde,
Ararım sazım telinde,
Neredesin gül yüzlü dost.

Gurbet elde gönlüm darda,
Saldı beni dertten derde,
İçim yanar perde perde,
Neredesin gül yüzlü dost.

Düşümde görürüm seni,
Herkesten sorarım seni,
Yitirdim ararım seni,
Neredesin gül yüzlü dost.

Onguni yanar yakınır,
Derdin demeye çekinir,
Seni ellerden sakınır,
Neredesin gül yüzlü dost.

DÖNER Mİ KARDEŞ

DÖNER Mİ KARDEŞ

Sevgi kor olmalı insan özünde,
Fitilsiz kandil hiç yarar mı kardeş.
Aşıkların yari tüter gözünde,
Ateşi yürekte söner mi kardeş.

Hak yoluna dönderirim kirmanı,
Gönül verdim dinler miyim fermanı,
Bulunmazsa bir hastanın dermanı,
Ölmeyince derdi diner mi kardeş.

El ele verir mi bir lokma aşı,
Var ise tırnağım başını kaşı,
Karakteri sağlam bilgin bir kişi,
Ellerin sözüne kanar mı kardeş.

Göz yaşlarım coştu bendini yıkar,
İnsanları sarmış ikilik çıkar,
Sıvı olsa da ki boğazım tıkar,
Her lokma içine siner mi kardeş.

Öğrenmeli herkes yolu yordamı,
Bilinmeli dostun eli darba mı,
Felek gelip dallarını kırdı mı,
Uçup gelip bülbül konar mı kardeş.

Yardan ırağımda gönlü çok darım,
Dostun bahçesinde ayılayım narım,
Her lokmayı alın terimle yerim,
Yetim hakkı yiyen onar mı kardeş.

Arayı arayı buldum yolumu,
Yüreğimden sevdim gonca gülümü,
Onguni’yim göze aldım ölümü,
İnsan ikrarından döner mi kardeş.

SEVGİYE BARIŞA GİDER

SEVGİYE BARIŞA GİDER

Sevgiye barışa gider,
Yolumuz böyledir bizim.
Umana karışa gider,
Selimiz böyledir bizim.

Uyku bastı gözüm görmez,
Her nesneyle kafam sarmaz,
Saygı bilir gönül kırmaz,
Halımız böyledir bizim.

Kötülüklerden arındık,
Altı kıtada göründük,
Yunus postuna büründük,
Şalımız böyledir bizim.

Bülbül, gül,sümbül eteği,
Toroslara dayanıyor eteği,
Yediler kırklar yatağı,
İlimiz böyledir bizim.

Aramayın bizde beter,
Bağımızda güller biter,
Dostluğun yolunu tutar,
Yelimiz böyledir bizim.

Zalim dost dosta sarılmaz,
Kara gününde görülmez,
Yakıp yıkmayla kırılmaz,
Dalımız böyledir bizim.

Pir Sultan asılır ölmez,
Nesimi yanar kül olmaz,
Helal bilir haram bilmez,
Kulumuz böyledir bizim.

Onguni kabın doldurur,
Düşeni yerden kaldırır,
Ağlayanları güldürür,
Telimiz böyledir bizim.

TELLİ KOVANIM

TELLİ KOVANIM

Yaban ellerine vermem ben seni,
Derdimin ortağı telli kovanım.
Kimsenin dilinden sormam ben seni,
Derdimin ortağı telli kovanım.

Gövdene yaşlarım karıştırdın sen,
Bilmeyene yüzün buruşturdun sen,
Beni olgunluğa eriştirdin sen,
Derdimin ortağı telli kovanım.

Tek servetim benim bütün varımsın,
Evliyam ermişim ulu pirimsin,
Dedem Korkutlardan yadigarımsın,
Derdimin ortağı telli kovanım.

Onguni der dünya, hoş imiş meğer,
Bu kadar dert tasa, boş imiş meğer,
Sen çalmak bana, iş imiş meğer,
Derdimin ortağı telli kovanım.

TAŞKALEM

TAŞKALEM

İnce uzun bir vadide,
Yolu güzel Taşkalem oy.
Bahar gelince açılır,
Dalı güzel Taşkalem oy.

Tarihi var çok derinde,
Hasadın harman yerinde,
Ekmeğin alın terinde
Balı güzel Taşkalem oy.

Yaylasında pınarları,
Taştan oyma ambarları,
Kaleleri ambarları,
Beli güzel Taşkalem oy.

Uygarlık var Manazan’da,
Miske ile Zanzana’da,
Halı dokur tezgahında,
Alı güzel Taşkalem oy.

Yaz ayında harman olur,
Kadınında kirman olur,
Gürlük suyu derman olur,
Seli güzel Taşkalem oy.

Dağlarında koyun kuzu,
Al yeşil giyinir kızı,
Düğününde tefi sazı,
Teli güzel Taşkalem oy.

Ortasyadan gelir soyu,
Gelin görün İnce Suyu,
Onguni’nin şirin köyü.
Dili güzel Taşkalem oy.

CENNETTİR VATANIM

CENNETTİR VATANIM

Edirne’si, Kars’ı, bizim ilimiz,
Cennettir vatanım, Türkiye’m benim.
Ortasyada Avrupa’da kolumuz,
Cennettir vatanım, Türkiye’m benim.

Denizleri, limanları,koyları,
Şehirleri, ilçeleri, köyleri
Sıra sıra dağlar, akar çayları,
Cennettir vatanım, Türkiye’m benim.

Beş bin yıllık tarihlere uzanır,
Sevgi, barış, kardeşliğe özenir,
Bir günde tam dört mevsime bezenir,
Cennettir vatanım, Türkiye’m benim.

Zeybeği, halayı, hoyratı, barı,
Türlü türlü meyve, elması, narı,
Derviş Yunus, Mevlana’lar diyarı,
Cennettir vatanım, Türkiye’m benim.

Fabrikası, fakültesi, binası,
Bağlama, kemençe,neyi, zurnası,
Camileri,türbeleri, kışlası,
Cennettir vatanım, Türkiye’m benim.

Onguni’yim Anadolu aşığı,
Parlar ay yıldızı, yanar ışığı,
Tarih, sanat,uygarlıklar beşiği,
Cennettir vatanım, Türkiye’m benim.

MEHMET BEY’İN SESİ VAR

MEHMET BEY’İN SESİ VAR

Kültürüyle sanatıyla baş olan,
İlimizde Mehmet Bey’in sesi var.
Dört mevsimi havasıyla hoş olan,
Belimizde Mehmet Bey’in sesi var.

Halkın huzur güvenini sağlayan,
Dilimizi öz Türkçeye bağlayan,
Karaman’ın alt yanında çağlayan,
Selimizde Mehmet Bey’in sesi var.

Her an adı dilimizde gitmiyor,
Yaptığı hizmete akıl yetmiyor,
Onsuz benim damarlarım atmıyor,
Kalbimizde Mehmet Bey’in sesi var.

Güzel ilim alim eren yatağı,
Toroslara dayanıyor eteği,
Yunusların hatunların otağı,
Ulumuzda Mehmet Bey’in sesi var.

İlim irfan tarih sanat güderiz,
Gerçeklere canımızı adarız,
Büyüklerin ardı sıra gideriz,
Yolumuzda Mehmet Bey’in sesi var.

Obasında döner durur kirmanı,
Uygarlıkta savruluyor harmanı,
Onguni der yayınladı fermanı,
Dilimizde Mehmet Bey’in sesi var.

YUNUS EMRE

YUNUS EMRE

Sana derim sana ey koca dünya,
Mazimizde Yunus Emre var bizim.
Esince havası doğa ürperir,
Tozumuzda Yunus Emre var bizim.

Koca ozan asırları doldurdu,
Garip garip nice kullar güldürdü,
Gönüllerden ikiliği kaldırdı,
Özümüzde Yunus Emre var bizim.

Üzerine giydi derviş abası,
Tekkesinde kurdu sanat obası,
Sallanıyor bakın görün yabası,
Yazımızda Yunus Emre var bizim.

Toroslarda açan gonca güllerde,
Söyleniyor adı her an dillerde,
Karaman’ın eteğinde bellerde,
Kuzumuzda Yunus Emre var Bizim.

Onguni’yim ben aşkına yanarım,
Yanarımda etrafında dönerim,
Tellerine vura vura anarım,
Sazımızda Yunus Emre var bizim.

KARAMAN’IM

KARAMAN’IM

Karaman’ım benim ilim,
Yollarında koşarız biz.
Mehmet Bey’den ferman dilim,
Türkçemizle coşarız biz.

Kırklar bir yudum su verdi,
Yediler halimi sordu,
Atatürk’ün ata yurdu,
Taşkale’de yaşarız biz.

Aktekke’de yatırları,
Sayılıyor hatırları,
Tarih yazar satırları,
Kültüre bağ kuşarız biz.

Nice Yunus aşığıyla,
Erenleri uşağıyla,
Tarlasında başağıyla
Tane tane taşarız biz.

Piri Reis haritası,
Hatuniye Medresesi,
Vardır Binbir Kilisesi,
Tarihlere düşeriz biz.

Bisküvimiz bulgurumuz,
Pancarımız al elmamız,
Düğün dernek de soframız,
Çeşit çeşit döşeriz biz.

Çoban değneği elinde,
Kuzu yayılır belinde,
Onguni der Hak yolunda
Yana yana pişeriz biz.

İNSAN OLUR MU

İNSAN OLUR MU


Sabah söz verip de akşam vaz geçme,
Sözünde durmayan insan olur mu?
Beraber ol yaran, yoldaştan kaçma,
El ele vermeyen insan olur mu?

İçmeliyiz kardeşliğin andını,
Sevgiler güçlenir yıkar bendini,
Cahil kimse yakar, kendi kendini,
Yarını görmeyen insan olar mu?

Şu ozanlar cümle alem düşünür,
Çalışmayan demir pastan aşınır,
Bakımsız hastanın derdi kaşınır,
Merhemi sürmeyen insan olur mu?

Onguni’nin felek düşer peşine,
Yakınır dövünür boşu boşuna,
Onulmaz dert geldi dostun başına,
Halini sormayan insan olur mu?

BAHTIM EZELDEN

BAHTIM EZELDEN

Garibim hanemi yakıp gittiler,
Yoktur benim işlerimi düzelden,
Pişmiş aşa soğuk suyu dökerler,
Kapkara yazılmış bahtım ezelden.

Ben bir canı incitmeye kıyamam,
Yanıyor yüreğim ele uyamam,
Giden sevdiğimden haber duyamam,
Ayırdılar beni yardan tezelden.

Dostluk bağım koptu zalim elinden,
Onulmaz dert çektim cahil dilinden,
Boğuldum, geçemem aşkın selinden,
Çok acılar çektim yüzü güzelden.

Yare gitsem izlerimi sürerler,
Yollarıma bin bir engel kurarlar,
Onguni’yim dallarımı kırarlar,
Bir farkım kalmadı bağda gazelden.

GÖZÜNÜNE SEVDİĞİM

GÖZÜNÜNE SEVDİĞİM

Kazma kürek hiç durmadan çalışır,
Gözünü de sevdiğimin köylüsü.
Bir ekmeği altı kişi bölüşür,
Gözünü de sevdiğimin köylüsü.

Kimisi çiftçidir kimisi çoban,
Dağlarda teperler durmadan taban,
Ürünün bol olsun sallansın yaban,
Gözünü de sevdiğimin köylüsü.

Gecesi gündüzü belli değildir,
Ekini ektiği yerler meğildir,
Sarayları çardak ile ağıldır,
Gözünü de sevdiğimin köylüsü.

Ayda yılda bir şehre inerler,
Bir şal için on dükkanı gezerler,
Şenleniyor sizin ile pazarlar,
Gözünü de sevdiğimin köylüsü.

Tutmasa da nasır eller kalemi,
Dillerinden gitmez hakkın kelamı,
Uzaktan yakından verir selamı,
Gözünü de sevdiğimin köylüsü.

Onguni’yim köyde doğup büyüdüm,
Dağ başında yarı çıplak uyudum,
Yaylalarda gezer iken toyudum,
Gözünü de sevdiğimin köylüsü.

SU

SU

Sıcağında durmaz göğe ağarsın,
Hayat bulduk şifa buluk sende su.
Yağmur olup damla damla yağarsın,
Hayat bulduk şifa buluk sende su.

Parça parça sızıntılar birleşir,
Irmak olup vadilerde gürleşir,
Akar gider denizlere yerleşir,
Hayat bulduk şifa buluk sende su.

Bunca canlı seni içer açılır,
Kuru dallar saçaklanır saçılır,
Suladığın hasadımız biçilir,
Hayat bulduk şifa buluk sende su.

Yağmadığın yerler kupkuru kalır,
Rüzgar eser ortalığı sel alır,
Hastalanır toprak tabiat ölür,
Hayat bulduk şifa buluk sende su.

Gökte bulamayan yerde arıyor,
Toprağın altında seni görüyor,
Bolluk bereketi bize veriyor,
Hayat bulduk şifa buluk sende su.

Onguni der kana kana içeriz,
Emek verip baraj kanal açarız,
Sen nerdesin biz oraya göçeriz,
Hayat bulduk şifa buluk sende su.

GİDERİM BÖYLE

GİDERİM BÖYLE

Bugün yine yarim düştü gönlüme,
Hasretine düştüm giderim böyle.
Sevdası kaynadı taştı gönlüme,
Hasretine düştüm giderim böyle.

Dört mevsimim boran oldu kışladı,
Sever diye eller beni taşladı,
Yar sevdası yüreğime işledi,
Hasretine düştüm giderim böyle.

Dağların başını duman bürümüş,
Yağmadı yağmurlar çaylar kurumuş,
Gurbet elde sevda çekmek zorumuş,
Hasretine düştüm giderim böyle.

Onguni başağım doldu eğildim,
Denizleri geçtim gölde boğuldum,
Dermanım kesildi yere yığıldım,
Hasretine düştüm giderim böyle.

UNUTMA

UNUTMA

Derde düşüp kendin yiyip bitirme,
Yarın bir gün güleceğin unutma.
Miskin miskin köşelerde oturma,
Önüne bak geleceğin unutma.

Ömür kısa bunu böyle bilesin
Dürüst olup, doğru yola gelesin,
İnsanlara daim yüzün gülesin,
Göz yaşını sileceğin unutma.

Sevgin varsa her kapıyı açarsın,
Alçaklardan yücelere uçarsın,
Yaranından yoldaşından geçersin,
Dosta hasret alacağın unutma.

Hayvan deyip kurdu kuşu taşlama,
Bilmediğin işe varıp başlama,
Onguni’ye kızıp gözün yaşlama,
Yarın toprak olacağın unutma.

BİZİM ELLER

BİZİM ELLER

Etrafımız Toroslarla çevrili,
Dağı taşı hoştur bizim ellerin,
Alçakları duman, yüksekleri kar,
Yağar yaşı hoştur bizim ellerin.

Bahar gelir obalara göçülür,
Emişince koyun, kuzu seçilir,
Yaz gelince hasadımız biçilir,
Yazı kışı hoştur bizim ellerin.

Düğün olur oynar halay çekeriz,
Tarlamıza arpa buğday ekeriz,
Kazma kürek terimizi dökeriz,
Ağır işi hoştur bizim ellerin.

Onguni elimiz dosta uzanır,
Sevgi saygı insanlığa özenir,
El emeği göz nurundan kazanır,
Ekmek aşı hoştur bizim ellerin.

ÖMRÜM

ÖMRÜM

Boşa geçti bunca ömrüm,
Bir gün olsun dem sürmeden,
Hazan oldu gonca gülüm,
Soldu bağlarım görmeden.

Yardan ayrı düştü yolum,
Tutmaz oldu elim kolum,
Dört yanımı sardı zalim,
Peşimde gezer durmadan.

Bu dünyanın yapısını,
Kimler almış tapısını,
Çalarım el kapısını,
Kovar içeri girmeden.

Felek yakam aldı benim,
Üstüme dert saldı benim,
Gençliğimi çaldı benim,
Yari sinme sarmadan.

Onguni der yana yana,
Yaşamadım kana kana,
İnanmam ben gayri sana,
İki gözümle görmeden.

YAŞARSIN NİYE

YAŞARSIN NİYE

Gururlanıp yükseklerde uçarsın,
Benden enginlere düşersin niye.
Gerçeklerden adım adım kaçarsın,
Yalanla dolanla coşarsın niye.

Giden günler daha geriye gelmez,
Dost olmayan dostun kıymetin bilmez,
İnsan ölür ama insanlık ölmez,
Boşuna dünyada yaşarsın niye.

Telaşa düşsen de karın bellidir,
Bey gibi yaşarsın terin bellidir,
Göçüp gideceğin yerin bellidir,
Servetin peşinden koşarsın niye.

Malın,mülkün, paran, çok idi senin,
O kirli suratın ak idi senin,
Hani bilmediğin yok idi senin,
Yanılıp yollarda şaşarsın niye.

Onguni perişan benim halim dost,
Derdim söylemeye varmaz dilim dost,
Tabip değil idin, be hey zalim dost.
Baş tutan yaramı eşersin niye.

YAVAŞ YAVAŞ

YAVAŞ YAVAŞ

Yoksullar altta ezilir,
Yanar içi yavaş yavaş,
Kuru sofrası dizilir,
Siner içi yavaş yavaş.

Yuvası yok barınacak,
Sevdiği yok sığınacak,
Takadı yok direnecek,
Donar içi yavaş yavaş.

Ömrü telaş ile geçer,
Belalar hep onu seçer,
Ağıları komaz içer,
Kanar içi yavaş yavaş.

Ağlasa hali sorulmaz,
Hasta aşısı vurulmaz,
Çalışan kolu yorulmaz,
Söner içi yavaş yavaş.

Onguni der halim sorun,
Yoksulun yarası derin,
İlacımı ona verin,
Diner içi yavaş yavaş.

BAĞIŞLA BENİ

BAĞIŞLA BENİ

Sevgi ile bakan güzel yüzüne,
Gülen olayım dost, bağışla beni.
Kurban olam yürüdüğün izine,
Kölen olayım dost, bağışla beni.

Dönder yüzün yere eğme başını,
Çatma bana o yay gibi kaşını,
Irmak olan gözlerinin yaşını,
Silen olayım dost bağışla beni.

İzin eyle derman olam ağrına,
Eller gibi taşlar basma bağrına,
Sevdiceğim söyle senin uğruna,
Ölen olayım dost, bağışla beni.

Aşık Onguni’nin bellidir hali,
Saz çalıp türkü yakan bir deli,
Ardın sıra ana kuzu misali,
Gelen olayım dost, bağışla beni.

SABRET GÖNÜL

SABRET GÖNÜL

Ağlayı alayı ömrün çürütme,
Sabret gönül muradını alırsın.
Umutlu ol,yarınını unutma,
Sabret gönül muradını alırsın.

Mecnun olup çölde Leyla ararsın,
Gün gelir ki sevdiğini sararsın,
Bu dünyanın devranını sürersin,
Sabret gönül muradını alırsın.

Bu cihanda her gün aynı olunmaz,
Gelecekte ne olacak bilinmez,
Geçen günler çok aranır bulunmaz,
Sabret gönül muradını alırsın.

Aşıkların neler geçmez başından,
Onguni dert sular gözün yaşından,
Kurtulursun cahillerin taşından,
Sabret gönül muradını alırsın.